âFelsefi dÃŧÅÃŧncenin bir tarihinin olmasÄą olgusunun bizi genellikle olduÄundan daha çok ÅaÅÄąrtmasÄą gerekir.â EÄer bu doÄru ise, o zaman felsefenin sÃŧrekli olarak tarihsel kalmasÄą gerektiÄi gÃļrÃŧÅÃŧ daha da ÅaÅÄąrtÄącÄą olmalÄądÄąr. Ama eÄer tarihsellik yalnÄązca gÃļrelilik ve dolayÄąsÄąyla saçmalÄąk deÄilse, eÄer tarihsel olan o denli de ereksel ise, eÄer Ãļzsel olarak ussal olan insanlÄąÄÄąn bÃŧyÃŧmesi, estetik, moral, ve entellektÃŧel geliÅiminin kendisi bir olgu ise, o zaman bilginin ve bilimin, estetik duyarlÄąÄÄąn, moral ve tÃļrel karakterin bir Tarihe gereksinmemesi ÅaÅÄąrtÄącÄą, aslÄąnda saçma olurdu. Homo sapiens maÄaraya doÄmak ve maÄaradan Sokratesâin gÃŧn ÄąÅÄąÄÄąna Ã§Äąkmak zorundadÄąr çÃŧnkÃŧ bilme yetisi ile donatÄąlÄą olmasÄąna, DoÄadan daha çoÄu olmasÄąna, Tin olmasÄąna karÅÄąn baÅlangÄąÃ§ta yalnÄązca DoÄadÄąr, ve ÃļnÃŧnde kendini ne ise o yapmasÄą için, bÃŧyÃŧmesi için, kendini kavramÄąna uygun gerçek insan yapmasÄą, gerçeÄi bilerek gerçek olmasÄą için geçmesi gereken bir Tarih vardÄąr.Â
Felsefe hiç kuÅkusuz insanÄąn kendisi ile birlikte bÃŧyÃŧmektedir, ve bu ÅaÅÄąrtÄącÄą deÄildir. ÅaÅÄąrtÄącÄą olmasÄą gereken Åey felsefe bÃŧyÃŧrken felsefecinin bÃŧyÃŧmemesi, felsefenin bir Tarihinin olduÄunu ve kendisinin sÄąradan bilincinde olduÄu gibi felsefi bilincinde de o tarihin bir Ãļzeti olduÄunu anlamamasÄądÄąr. UsdÄąÅÄąnÄąn doruÄu olan Åey DÃŧnya-Tini ÃļzgÃŧr istencini kavramÄąÅken ve geleneÄi, despotizmi ve barbarlÄąÄÄą yenmek için çalÄąÅÄąp çabalarken felsefecinin bilgisizliÄe, bilmeme hÄąrsÄąna, kuÅkuculuÄa, nihilizme ve pozitivizme teslim olmasÄą, giderek Heidegger ve Sartre ve baÅka pekçoklarÄą durumunda gÃļrdÃŧÄÃŧmÃŧz gibi despotizme katÄąlmasÄądÄąr.
â Aziz YardÄąmlÄą